MMPI ve Hipokondriazis (Hs) Alt Ölçeği: Bedensel Şikayetlerin Psikolojik Yansıması

Psikometri

Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI), bireylerin psikolojik durumlarını değerlendirmede en sık kullanılan kişilik testlerinden biridir. MMPI’daki Hipokondriazis (Hs) alt ölçeği, bireyin sağlık kaygıları ve bedensel belirtilerle ilişkili psikolojik durumunu anlamaya yönelik geliştirilmiş bir alt testtir.

Hipokondriazis Alt Ölçeği Nedir?

Hipokondriazis (Hs), bireyin bedensel belirtileri abartma eğilimini, sağlıkla ilgili aşırı kaygılarını ve psikosomatik şikayetlere yatkınlığını değerlendiren bir MMPI alt ölçeğidir. Bu ölçek, bireyin fiziksel semptomlara verdiği tepkiyi ve sağlık konusunda duyduğu aşırı endişeyi ölçerek, hipokondriyak eğilimleri belirlemeye yardımcı olur.

Hipokondriazis ölçeğinde yüksek puan alan bireyler genellikle birden fazla fiziksel belirtiye odaklanır ve bu belirtilerin ciddi bir hastalığın işareti olduğuna inanırlar. Tıbbi test sonuçları herhangi bir somut hastalık göstermese bile birey, semptomlarının mutlaka fiziksel bir kaynağı olduğuna inanır ve doktorların teşhislerine güvenmekte zorlanır. Bu bireyler sık sık doktor ziyaretlerinde bulunur, tekrar eden tıbbi testler yaptırır ve sağlıkla ilgili korkularını sürekli dile getirirler.

Hipokondriazis, bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen bir durumdur. Sürekli hastalık korkusu nedeniyle birey, günlük aktivitelerini kısıtlayabilir ve sosyal ilişkilerinde gerilim yaşayabilir. Ayrıca, bireyin stres ve kaygıyı doğrudan ifade edememesi nedeniyle bu tür bedensel şikayetler bilinçdışı bir başa çıkma mekanizması olarak işlev görebilir.

Hipokondriazis Ölçeği Maddeleri ve Değerlendirme

Hipokondriazis alt ölçeği, bireyin sağlık kaygılarını ve psikosomatik belirtilere duyarlılığını değerlendirmek amacıyla toplamda 30 maddeden oluşur. Bu ölçek, bireyin bedensel belirtilere verdiği tepkiyi analiz ederken aynı zamanda kaygı ve stresle başa çıkma mekanizmalarını da inceler. Ölçek, aşağıdaki beş temel alanı değerlendirir:

Beden Algısı

Bireyin kendi bedeniyle kurduğu ilişki, hipokondriazis ölçeğinde önemli bir değerlendirme kriteridir. Hipokondriyak eğilimleri olan bireyler, bedenlerindeki küçük değişiklikleri abartma eğiliminde olabilirler. Örneğin, hafif bir baş ağrısını ciddi bir nörolojik rahatsızlığın belirtisi olarak yorumlayabilirler.

Bu bireyler, vücutlarındaki olağan duyumlara karşı aşırı hassasiyet gösterebilirler. Kalp atışlarını sürekli kontrol etmek, hafif mide rahatsızlıklarını tehlikeli bir hastalığın belirtisi olarak görmek veya normal kas ağrılarını ciddi bir sağlık sorununun işareti olarak değerlendirmek yaygın olarak görülen davranışlardır.

Beden farkındalığı arttıkça, bireylerin kaygı seviyeleri de yükselir ve bu durum, psikosomatik belirtilerin artmasına neden olabilir. Hipokondriazis ölçeğinde yüksek puan alan bireyler genellikle bedenleriyle ilgili aşırı bir farkındalık içindedirler ve bu farkındalık, onları sürekli olarak sağlıkları hakkında endişelenmeye yönlendirebilir.

Sağlık Kaygıları

Hipokondriazis ölçeğinde yüksek puan alan bireyler, ciddi bir hastalığa yakalanma konusunda yoğun kaygılar yaşayabilirler. Basit belirtileri bile ölümcül bir hastalığın başlangıcı olarak yorumlayabilirler. Bu bireyler sık sık doktora gider, çeşitli tıbbi testler yaptırır ve doktorlardan tekrar tekrar güvence almak isterler.

Ancak, doktorların herhangi bir ciddi hastalık olmadığını söylemesi, bireyin kaygılarını azaltmaz. Aksine, doktorların bir şeyleri gözden kaçırdığına veya doğru teşhis koyamadıklarına inanabilirler. Bu nedenle, farklı doktorlara gitme, ikinci görüş alma ve sürekli yeni testler yaptırma eğiliminde olabilirler.

Bu bireyler, sağlıklarıyla ilgili en kötü senaryoları düşünmeye meyillidirler. Örneğin, hafif bir boğaz ağrısını kanser belirtisi olarak yorumlayabilir veya baş dönmesini ciddi bir nörolojik hastalığın işareti olarak görebilirler. Bu aşırı sağlık kaygısı, bireyin yaşam kalitesini düşürebilir ve işlevselliğini olumsuz yönde etkileyebilir.

Psikosomatik Belirtiler

Hipokondriazis ölçeğinde yüksek puan alan bireyler, genellikle tıbbi olarak açıklanamayan fiziksel belirtiler yaşarlar. Bu belirtiler, bireyin stres, kaygı ve duygusal çatışmalarını doğrudan ifade etmek yerine, fiziksel semptomlarla dışa vurmasına neden olabilir.

Bu bireylerde yaygın olarak görülen psikosomatik belirtiler şunlardır:

  • Kronik baş ağrıları
  • Mide rahatsızlıkları ve sindirim problemleri
  • Kas ağrıları ve yorgunluk
  • Kalp çarpıntısı ve nefes darlığı
  • Ciltte duyarlılık veya kaşıntı

Bu belirtiler genellikle stresin arttığı dönemlerde daha belirgin hale gelir ve bireyin kaygı seviyesiyle doğrudan ilişkilidir. Ancak, birey bu semptomların psikolojik kaynaklı olabileceğini kabul etmekte zorlanır ve fiziksel bir hastalığa sahip olduğuna inanmayı sürdürür.

Hastalıkla İlgili Düşünceler

Hipokondriazis ölçeğinde yüksek puan alan bireyler, sağlık durumları hakkında sürekli düşünme eğilimindedirler. Bireyler, internetten hastalık araştırmaları yaparak semptomlarını ciddi hastalıklarla ilişkilendirebilirler (siberkondri olarak da bilinir).

Bu bireyler, doktorların teşhislerine karşı güvensiz olabilir ve yapılan test sonuçlarına rağmen hala hasta olduklarını düşünebilirler. Bu durum, bireyin tıbbi sistem içinde sürekli tetkikler yaptırmasına ve gereksiz tıbbi müdahalelere maruz kalmasına neden olabilir.

Birey, sağlık kaygıları nedeniyle sosyal ilişkilerinde gerilim yaşayabilir ve çevresindeki insanların kendisini yeterince anlamadığını düşünebilir. Aile üyeleri ve arkadaşları, bireyin sürekli sağlık şikayetlerinden dolayı tükenmiş hissedebilir ve bireyin kaygılarının yersiz olduğunu düşündükleri için desteklerini çekebilirler.

Kaygı ve Stresle Başa Çıkma Mekanizmaları

Hipokondriazis ölçeğinde yüksek puan alan bireyler, genellikle stres ve kaygıyı fiziksel belirtilerle ifade ederler. Duygusal sıkıntılarını doğrudan ifade etmek yerine, bedensel şikayetler üzerinden anlatma eğiliminde olabilirler.

Bu bireyler, günlük stres faktörleriyle başa çıkmakta zorlanabilir ve sıkıntılarını dile getirmek yerine fiziksel semptomlar geliştirebilirler. Örneğin, iş yerinde yoğun stres altında kalan bir birey, mide rahatsızlıkları veya kas ağrıları yaşamaya başlayabilir. Ancak, bu semptomların duygusal sıkıntılarla ilişkili olabileceğini fark etmeyebilir.

Bu bireylerin tedavisinde, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) gibi yaklaşımlar oldukça etkilidir. Bilişsel yeniden yapılandırma teknikleri, bireyin sağlıkla ilgili olumsuz düşüncelerini sorgulamasına yardımcı olabilir. Farkındalık ve gevşeme teknikleri, bireyin kaygı seviyesini düşürerek psikosomatik belirtilerin azalmasına katkı sağlayabilir.

Genel Değerlendirme

Hipokondriazis ölçeğinde T skoru 60 ve üzeri, bireyin sağlık kaygılarının klinik olarak anlamlı olabileceğini gösterir. Yüksek puanlar, bireyin fiziksel belirtileri abartma eğilimini, sağlık konusunda aşırı kaygı duyduğunu ve psikosomatik şikayetlere yatkınlığını artırır.

Hipokondriazis ölçeği, bireyin sağlık algısını, stresle başa çıkma biçimlerini ve psikosomatik semptomlarını anlamada önemli bir değerlendirme aracıdır. Ancak, bu ölçek tek başına bir teşhis aracı değildir. Bireyin genel psikolojik durumu, diğer MMPI ölçekleri ve klinik öyküsü de dikkate alınarak bütüncül bir değerlendirme yapılmalıdır.ru 60 ve üzeri, hipokondriazis belirtilerinin klinik olarak anlamlı olabileceğini gösterir.

MMPI Hipokondriazis T Puanları Dağılımı ve Klinik Yorumları

Hipokondriazis (Hs) alt ölçeği, bireyin sağlık kaygılarını, psikosomatik semptomlara olan duyarlılığını ve bedensel belirtilere verdiği tepkileri değerlendirir. Hipokondriyak eğilimleri olan bireyler genellikle fiziksel şikayetlerine aşırı odaklanır ve ciddi hastalıklara sahip olduklarına dair yoğun bir korku taşıyabilirler. Ölçeğin T puanları, bireyin sağlık kaygılarının şiddetini belirlemeye yardımcı olur ve bu belirtilerin bireyin işlevselliğini ne düzeyde etkilediğini anlamaya yönelik önemli bilgiler sunar.

Hipokondriazis ölçeğindeki yüksek puanlar, bireyin fiziksel sağlığına yönelik aşırı bir endişe taşıdığını, sürekli olarak tıbbi testler yaptırdığını ve doktorların güvence vermesine rağmen ciddi bir hastalığı olduğu konusunda ısrarcı olabileceğini gösterir. Daha düşük puanlar ise bireyin sağlık konularında daha dengeli ve gerçekçi bir bakış açısına sahip olduğunu işaret edebilir.

85 ve Üstü T Puanı

Bu puan aralığında yer alan bireyler, aşırı sağlık kaygısı taşır ve çoğu zaman tıbbi bir nedeni bulunmayan fiziksel belirtilere yoğun şekilde odaklanırlar. Bu bireyler, organik bir hastalıkları olup olmadığını öğrenmek için sık sık doktora gider, çok sayıda tıbbi test yaptırır ve doktorların hastalık bulamamasına rağmen endişelerini sürdürürler.

Bazı durumlarda bireyler, basit fiziksel semptomları bile ölümcül hastalıkların belirtileri olarak yorumlayabilirler. Örneğin, geçici bir baş ağrısını beyin tümörü, mide ağrısını mide kanseri, kas seğirmelerini nörolojik bir hastalık olarak düşünebilirler. Birey, doktorların yaptığı açıklamaları yeterli bulmaz ve teşhis konulmadığını düşündüğünde farklı uzmanlara başvurur.

Bu bireylerde somatik delüzyonlar görülebilir. Somatik delüzyonlar, bireyin yanlış ancak sarsılmaz sağlık inançlarına sahip olmasıyla karakterizedir. Örneğin, birey vücudunda ciddi bir hastalık olduğuna dair katı bir inanç geliştirebilir ve tüm tıbbi testlerin sonuçlarına rağmen bu inancını değiştirmekte zorlanabilir. Bu durum, psikiyatrik bir epizodun başlangıcı olabilir ve klinik olarak dikkatle değerlendirilmelidir.

75 – 84 T Puanı

Bu puan aralığında yer alan bireyler, fiziksel sağlık şikayetlerine yoğun şekilde odaklanır ve çevrelerinden sürekli olarak ilgi ve onay beklerler. Genellikle kronik hastalıkları olduğuna inanır ve bu konuda çevresindeki insanları ikna etmeye çalışırlar.

Bu bireyler, karamsar, tatminsiz ve inatçı bir yapıya sahip olabilirler. Sağlıklarıyla ilgili şikayetlerinde ısrarcıdırlar ve doktorların ya da yakınlarının söylediklerine güvenmekte zorlanırlar. Sürekli olarak farklı uzmanlara danışma, teşhis konulmadığını düşünerek yeni testler yaptırma ve semptomlarını abartılı bir şekilde ifade etme eğiliminde olabilirler.

Bu grup, sağlık konularını bir iletişim aracı olarak da kullanabilir. Özellikle aile üyelerinden veya çevresindeki insanlardan ilgi ve destek görmek için fiziksel şikayetlerini öne çıkarabilirler. Ancak, bu durum bilinçli bir manipülasyondan çok, öğrenilmiş bir davranış kalıbı olabilir.

Bu bireyler, psikoterapi sürecinde direnç gösterebilirler çünkü genellikle semptomlarının psikolojik değil fiziksel nedenleri olduğuna inanırlar. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve farkındalık temelli yaklaşımlar, bireyin sağlık kaygılarını yönetmesine yardımcı olabilir.

60 – 74 T Puanı

Bu puan aralığında bulunan bireylerde sağlık kaygıları belirgindir, ancak aşırıya kaçmaz. Bireyler, fiziksel belirtiler yaşadıklarında doktorlara danışma eğilimindedirler ve zaman zaman sağlıkları konusunda endişeli olabilirler.

Bu bireylerde depresif eğilimler de görülebilir. Sağlık sorunları ile ilgili endişeler, bireyin genel ruh haliyle bağlantılı olabilir ve stres ya da kaygının arttığı dönemlerde bu belirtiler daha da belirgin hale gelebilir.

Bu grup, hipokondriazis ölçeğindeki daha yüksek puanlara sahip bireylere kıyasla semptomlarını daha gerçekçi bir şekilde değerlendirme eğilimindedir. Ancak, zaman zaman sağlıkları hakkında aşırı düşünme veya küçük semptomları büyütme eğiliminde olabilirler. Özellikle stresli dönemlerde bu belirtiler daha sık ortaya çıkabilir.

Psikoterapi, bireyin sağlık kaygıları ile nasıl başa çıkacağını öğrenmesine yardımcı olabilir. Özellikle gevşeme teknikleri, stres yönetimi çalışmaları ve bilişsel yeniden yapılandırma gibi teknikler, bu bireylerde olumlu sonuçlar verebilir.

50 – 59 T Puanı

Bu puan aralığındaki bireyler, sağlık konularında dengeli bir bakış açısına sahiptirler. Fiziksel sağlıklarıyla ilgili zaman zaman endişe duysalar da, bu kaygılar günlük yaşamlarını olumsuz yönde etkilemez.

Genellikle doktorların söylediklerine güvenirler ve hastalık belirtileri yaşadıklarında panik olmak yerine rasyonel çözümler aramaya eğilimlidirler. Sağlık kaygıları normal sınırlardadır ve bireyin işlevselliğini bozmaz.

Bu bireyler için tıbbi kontroller olağan bir durumdur ve sağlıkla ilgili konular gündelik kaygılar seviyesinde kalır. Önemli bir sağlık kaygısı ya da somatik belirtiler üzerinde aşırı durma eğilimleri bulunmaz.

21 – 49 T Puanı

Bu puan aralığında bulunan bireyler, sağlık kaygıları açısından oldukça düşük bir seviyede yer alırlar. Genellikle fiziksel belirtilere fazla önem vermezler ve sağlık durumlarını büyük bir endişe kaynağı olarak görmezler.

Bu bireyler, genel olarak iyimser, aktif ve dışa dönüktürler. Sağlık konularında rahat bir tavır sergileyebilir ve olası belirtileri hafife alma eğiliminde olabilirler. Bazı durumlarda, bu bireyler ciddi semptomları göz ardı edebilirler ve tıbbi yardım almaktan kaçınabilirler.

Ancak, aşırı düşük hipokondriazis puanları bazen bireyin fiziksel sağlığı ile ilgili kayıtsız olduğunu veya duygusal durumunu bastırdığını gösterebilir. Birey, sağlık sorunlarını inkâr edebilir veya rahatsızlıklarını önemsemeyerek doktora gitmekten kaçınabilir.

Sadece Hs Alt Testinin Yükselmesi

Eğer yalnızca Hipokondriazis (Hs) alt testi 70 T puanının üstüne çıkıyorsa ve diğer ölçeklerde belirgin bir yükselme yoksa, bireyin belirsiz fiziksel şikayetler öne sürerek çevresindekileri kontrol etme veya manipüle etme eğiliminde olabileceği düşünülebilir.

Bu bireyler genellikle sürekli şikayet eden, memnuniyetsiz ve ilgi bekleyen bir profil çizerler. Bununla birlikte, terapötik süreçlere karşı direnç gösterebilirler. Terapistin yeterince ilgilenmediğini düşünebilir ve tedavi sürecini yarıda bırakabilirler.

Özellikle yaşlı bireylerde hipokondriazis puanlarının yüksek olması, gerçek tıbbi şikayetlerle ilişkili olabilir. Ancak genç yetişkinlerde bu yükselme genellikle sağlık kaygıları ve psikolojik stres ile ilişkilidir.

Genel olarak, MMPI Hipokondriazis ölçeği bireyin sağlık kaygılarını anlamak için önemli bir araçtır. Ancak, puanların doğru bir şekilde yorumlanması için bireyin genel psikolojik durumu, geçmiş deneyimleri ve diğer MMPI alt ölçekleriyle birlikte değerlendirilmesi gereklidir.e genellikle stres, anksiyete veya bilinçdışı psikolojik çatışmaların bir sonucu olarak ortaya çıkabilir.

MMPI Hipokondriazis Alt Ölçeğinin Klinik Kullanımı

1. Psikosomatik Hastalıkları Değerlendirme

Hipokondriazis ölçeği, psikosomatik hastalıkları olan bireyleri belirlemek için kullanılabilir. Bu bireyler genellikle bedensel semptomlarını abartır ve organik bir hastalık olmadığı halde fiziksel rahatsızlık hissederler.

2. Sağlık Kaygılarıyla Başa Çıkma Stratejileri

MMPI Hs ölçeği sonuçları, bireyin sağlık kaygıları ve stres yönetimi hakkında önemli bilgiler sunar. Yüksek puan alan bireylerde bilişsel yeniden yapılandırma ve kaygı yönetimi teknikleri etkili olabilir.

3. Depresyon ve Kaygı Bozuklukları ile İlişkisi

Hipokondriazis ölçeğinin Depresyon (D) ve Histeri (Hy) ölçekleriyle birlikte yükselmesi, bireyin sağlık kaygılarının psikolojik kökenli olduğunu düşündürür. Bu durumda bireyin içsel çatışmaları ve bilinçdışı kaygıları terapötik süreçte ele alınmalıdır.

MMPI Hipokondriazis ölçeği, bireyin sağlık kaygılarını, psikosomatik semptomlara yatkınlığını ve bedenine yönelik farkındalığını değerlendiren önemli bir ölçektir. Hipokondriazis, bireyin fiziksel sağlığı hakkında aşırı endişe duymasına, tıbbi testlerin sonuçlarını yetersiz bulmasına ve doktorların teşhislerine güvenmemesine neden olabilir. Bu durum, bireyin sürekli olarak hastalık korkusu yaşamasına, sık sık tıbbi muayenelerden geçmesine ve fiziksel belirtilerini büyütmesine yol açabilir. Ancak, yüksek Hipokondriazis puanları doğrudan bir ruhsal bozukluğun göstergesi olarak ele alınmamalıdır; bireyin genel psikolojik durumu, geçmiş travmatik deneyimleri, stres düzeyi ve diğer MMPI ölçekleriyle birlikte yorumlanmalıdır.

Hipokondriazis ölçeğinden yüksek puan alan bireylerde, sağlık kaygıları zamanla günlük yaşamlarını etkileyebilecek düzeye ulaşabilir. Bu bireyler, fiziksel belirtilerine aşırı odaklanarak sürekli hastalık arayışına girebilir ve tıbbi sistem içinde gereksiz yere fazla zaman harcayabilirler. Bu durum, bireyin işlevselliğini ve sosyal yaşamını olumsuz etkileyebilir. Sürekli olarak sağlık durumlarına odaklanmak, bireyin diğer yaşam alanlarında (iş, akademik hayat, sosyal ilişkiler) tükenmişlik ve memnuniyetsizlik hissetmesine neden olabilir. Bu nedenle, bireyin sağlık kaygılarını yönetebilmesi için psikolojik destek alması gerekebilir.

Hipokondriazis ölçeğinde yüksek puanlara sahip bireyler, yaşadıkları fiziksel belirtilerin psikolojik olabileceğini kabul etmekte zorlanabilirler. Çoğu zaman, sağlıklarını ilgilendiren konuların tamamen fiziksel bir temeli olduğuna inanırlar ve psikoterapötik müdahalelere karşı direnç gösterebilirler. Bu tür bireylerde Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) etkili bir yaklaşım olabilir; bireyin sağlıkla ilgili olumsuz düşüncelerini sorgulaması, felaketleştirme eğilimlerini fark etmesi ve daha gerçekçi bir bakış açısı geliştirmesi sağlanabilir. Ayrıca, gevşeme teknikleri, farkındalık çalışmaları ve stres yönetimi programları, bireyin kaygı seviyesini azaltarak psikosomatik semptomların şiddetini düşürebilir.

Hipokondriazis, bireyin duygusal streslerini doğrudan ifade edememesi nedeniyle fiziksel belirtiler aracılığıyla ortaya çıkabilir. Bu durum, bireyin bilinçdışı bir başa çıkma mekanizması geliştirdiğini gösteriyor olabilir. Stresli yaşam olayları, çocukluk dönemi travmaları veya çevresel faktörler, bireyin sağlık kaygılarının artmasına katkıda bulunabilir. Özellikle, sağlıkla ilgili bir kayıp yaşamış veya ağır bir hastalık geçirmiş bireylerde, hipokondriyak eğilimler daha belirgin hale gelebilir. Bu yüzden bireyin geçmiş deneyimlerinin ve yaşam öyküsünün detaylı olarak değerlendirilmesi gereklidir.

Özellikle yaşlı bireylerde Hipokondriazis puanlarının yüksek olması, bazen gerçekten var olan tıbbi şikayetlerle ilişkili olabilir. Yaşlı bireyler, sağlık konularına daha fazla odaklanabilir ve fiziksel rahatsızlıklarını daha yoğun bir şekilde deneyimleyebilirler. Ancak, genç bireylerde Hipokondriazis ölçeğinde yüksek puanların görülmesi, genellikle kaygı bozuklukları, depresyon veya travmatik deneyimlerle ilişkilendirilebilir. Bu yüzden genç bireylerde yükselen Hipokondriazis puanları, psikolojik destek ihtiyacını gösteren önemli bir işaret olabilir.

Hipokondriazis ölçeğinden yüksek puan alan bireylerin tedavi sürecinde, onların kaygılarını küçümsemeden ve yargılamadan ele almak önemlidir. Bu bireyler, fiziksel semptomlarının gerçek olduğuna inanırlar ve çevrelerinden yeterli anlayış göremediklerinde izolasyon hissi yaşayabilirler. Bu nedenle, psikoterapi sürecinde bireyin semptomlarını anlamaya yönelik empatik bir yaklaşım benimsemek, bireyin güven duygusunu artırabilir ve psikolojik destek almasını kolaylaştırabilir.

MMPI Hipokondriazis ölçeği, bireyin sağlık kaygılarını ve psikosomatik belirtilerini değerlendirmek için kullanılan güçlü bir araçtır. Ancak, yalnızca bu ölçek baz alınarak bir teşhis koymak doğru değildir. Hipokondriazis puanlarının yorumlanması sırasında bireyin klinik geçmişi, diğer MMPI ölçekleri ve genel psikolojik durumu dikkate alınmalıdır. Yüksek Hipokondriazis puanına sahip bireylerde, tıbbi testlerde herhangi bir fizyolojik rahatsızlık bulunmamasına rağmen aşırı sağlık kaygıları mevcutsa, bu durum bireyin psikoterapiye yönlendirilmesi için önemli bir işaret olabilir. Psikolojik destek ve uygun terapi yaklaşımlarıyla bireylerin sağlık kaygılarını yönetmeleri ve yaşam kalitelerini artırmaları mümkündür.

TAGS

CATEGORIES

PSİKOMETRİ

No responses yet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir