Terapi süreci, danışanlar için pek çok açıdan yeni, merak uyandırıcı ve bazen de endişe verici olabilir. İlk görüşme, danışanın terapistine dair ilk izlenimlerini edindiği ve terapinin seyrini büyük ölçüde belirleyen önemli bir adımdır. Ancak bu ilk görüşme, aslında terapi sürecinin resmi olarak başlamasından çok daha önce, randevu alma aşamasında başlar. Bu süreci “terapiye giden yol” olarak adlandırabiliriz; danışanın terapistine dair bilgi topladığı ve bilinçdışı düzeyde bir bağ kurmaya başladığı bir aşama.
1. İlk İzlenim ve Danışanın Bilgi Edinme Süreci
Danışanlar, terapiye gelirken terapistleri hakkında bazı bilgilere önceden ulaşmış olabilirler. İnternet üzerinden yaptıkları araştırmalar, arkadaş tavsiyeleri ya da çeşitli kaynaklardan edindikleri bilgilerle terapiste dair bir fikir oluştururlar. Bu ilk izlenimler, danışanların terapistle güvenli bir bağ kurmalarını sağlayabileceği gibi, önceden edindikleri bazı uyaranlar nedeniyle güvensiz bir bağlanma da oluşturabilir. Bu yüzden, terapistin seans öncesi ve sırasında sergilediği davranışlar, terapi sürecinin temeli olan güven ilişkisi için son derece önemlidir.
2. İletişim ve Güven İlişkisinin İlk Temas Anında Başlaması
Danışanın terapiye dair beklentileri ve terapistle olan ilk etkileşimi, güven inşa etmek için önemli bir fırsattır. Örneğin, terapistin danışana karşı nazik, saygılı ve dikkatli bir yaklaşım sergilemesi, olumlu bir bağlanma sürecinin başlamasına katkıda bulunur. Aynı zamanda, terapistin zamanında seansa başlaması, danışanı ciddiye aldığını gösteren ilk adımlardan biridir. Bu süreçte bağırma ya da sekretere sert davranma gibi davranışlar, terapiste dair güvensiz bir fikir oluşturabilir. Danışan, terapistin davranışları ve sözel olmayan iletişim unsurları üzerinden terapiste dair güvenli veya güvensiz bir hipotez oluşturur ve bu izlenimi değiştirmek ilk temas sonrasında zor olabilir.
3. İlk Görüşmede Kendini Tanıtma ve Güven Yaratma
İlk görüşmede danışana güven vermek, terapistin kendisini tanıtırken izlediği yolla başlar. Terapist, kendisini kısa, öz ve saydam bir şekilde tanıtmalıdır. Ancak bu tanıtım, danışanın bağlamına uygun olmalıdır. Örneğin, bağımlılık sorunu nedeniyle terapiye gelen bir danışana, terapistin “bağımlılık alanında çalışıyorum” diyerek kendini tanıtması uygun ve anlamlı olacaktır. Böylece, danışan, terapistin kendisini anlayabileceğine ve sorunu hakkında bilgili olduğuna dair bir güven geliştirebilir. Öte yandan, danışanın sorunu ile ilgisiz bir alanı vurgulamak, onun için anlam ifade etmeyebilir.
4. Rol Model Olmak ve Saygılı Bir Yaklaşım Sergilemek
Danışanın güvenini kazanmak için terapistin saydam olması, saygılı davranması ve rol model olabilecek bir tavır sergilemesi önemlidir. Terapist, danışanın kişisel sınırlarına saygı göstererek ve onu yargılamadan dinleyerek bu güven ilişkisini güçlendirebilir. Danışana nazik bir şekilde yaklaşmak, terapi ortamında rahat etmesini sağlamak, terapistin sorumlulukları arasındadır.
5. Terapinin Yapısı ve İlk Görüşmede Bilgilendirme
Danışanlar, genellikle terapinin yapısı hakkında net bir bilgiye sahip olmazlar. Bu nedenle, ilk görüşmede terapist, terapi sürecinin nasıl işleyeceğine dair kısa bir bilgilendirme yapmalıdır. Danışana, seanslarda hangi yöntemlerin kullanılacağı, nasıl bir yol izleneceği konusunda genel bir çerçeve sunmak, onun süreci daha iyi anlamasına yardımcı olur. Ayrıca, konuşma sırasında danışana “açık alan” bırakmak; yani onun düşünce, duygu ve deneyimlerini özgürce ifade etmesine imkan tanımak, danışanın rahatça kendini açabilmesi için önemli bir adımdır.
6. Danışanın Duygusal Durumuna Uyum Sağlama
Danışanın ruh haline uyum sağlamak, terapistin dikkat etmesi gereken bir başka noktadır. Terapistin danışanın duygu, düşünce ve davranışlarına paralel bir tutum sergilemesi, onun kendisini anlaşılmış ve güvende hissetmesine katkı sağlar. Örneğin, terapist aşırı üzgün veya ağlamakta olan bir danışana gülerek yaklaşmamalıdır; bu, danışanın duygu durumunu anlamadığı izlenimi verebilir ve terapistin güvenilirliğini sarsabilir.
Sonuç
İlk görüşme, sadece bir tanışma anı değil, aynı zamanda terapistin profesyonel kimliğini, yaklaşımını ve terapi sürecini anlatabileceği önemli bir fırsattır. Danışana güven vermek, saydam bir iletişim kurmak ve nazik bir tavırla yaklaşmak, güvenli bir bağlanma sürecinin temelini oluşturur. Terapist, bu süreçte danışana güvenli bir ortam sunarak, onun kendini ifade etmesine ve terapi sürecinde ilerleyebilmesine yardımcı olur.