Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), eskiden “dikkat eksikliği bozukluğu” (ADD) olarak da adlandırılan bir durum, aslında ilk kez 1902 yılında bazı doktorlar tarafından tanımlandı. Ancak 1980’e kadar, bu durum yalnızca “davranış problemleri” olarak ele alınıyordu. Daha çok, yerinde duramayan, sürekli konuşan ve çevresindekilere zorluk çıkaran küçük erkek çocuklarının sorunu olarak görülüyordu.
1980: DEHB’nin Yeniden Tanımlanması
1980 yılında bu bozukluğun adı, “dikkat eksikliği” terimini de içerecek şekilde değiştirildi. Bu dönemde, DEHB’nin yalnızca bir davranış problemi değil, beynin yönetim sistemiyle ilgili bir sorun olduğu anlaşıldı. Yani, daha çok beynin “yürütücü işlevleriyle” ilgili bir problem olarak tanımlandı.
Ayrıca, bu duruma sahip birçok kişinin belirgin bir davranış problemi yaşamadığı, ancak dikkatle ilgili sorunların hayatlarında büyük zorluklara neden olabildiği fark edildi. Özellikle yaş ilerledikçe ve bireylerden daha fazla öz yönetim beklenmeye başlandığında, dikkat problemleri daha belirgin hale gelebiliyor.
DEHB ve Zeka: Bir Yanılgı
DEHB’nin zeka seviyesiyle hiçbir ilgisi olmadığı da önemli bir bulgu. Bu duruma sahip bireyler, zeka spektrumunun her noktasında yer alabiliyor. Üniversite profesörleri, doktorlar, avukatlar ve iş dünyasından önemli kişiler de DEHB ile mücadele edebiliyor; aynı zamanda daha temel yaşam becerilerinde bile zorlanan bireyler de bu gruba dahil.
DEHB’nin Belirtileri
1. Odakta Kalma Sorunu
DEHB’ye sahip bireylerin en çok şikayet ettiği konulardan biri, bir işe odaklanmada yaşadıkları zorluk. Örneğin, bir ders ya da iş sırasında bir süre konsantre olsalar da dikkatleri sık sık dağılabilir. Bu durum, zayıf bir cep telefonu sinyaliyle iletişim kurmaya benzetilebilir: Mesajın bir kısmını alırsınız, ardından bağlantı kesilir, sonra tekrar geri gelir.
2. Kolayca Dikkatin Dağılması
DEHB’ye sahip bireyler, çevrelerindeki uyaranlara karşı daha hassastır. Normalde bir kişinin göz ardı edebileceği bir ses, hareket ya da düşünce, onların dikkatini kolayca dağıtabilir. Örneğin, bir sınıfta ders dinlerken bir kalemin düşmesi onların dikkatini çekebilir; birkaç dakika sonra akıllarına dün izledikleri bir TV programı gelebilir. Daha sonra pencerenin dışındaki bir sincap ya da geçen bir araba dikkatlerini çekebilir.
3. Sürekli Farklı Düşüncelere Kayma
DEHB’li bireyler, zihinlerinde sürekli bir düşünce akışı yaşarlar. “Bu toplantı ne zaman bitecek?” “Akşam yemeğinde ne yiyeceğim?” ya da “Televizyonda bu akşam ne var?” gibi düşünceler, odaklanmalarını sürekli bölebilir.
DEHB ile Yaşam
DEHB, bireylerin akademik, profesyonel ve kişisel hayatlarını etkileyebilen geniş bir semptom yelpazesine sahip. Ancak bu bozuklukla başa çıkmak mümkün. Hem bireylerin hem de çevresindeki insanların DEHB’yi anlaması, uyum sağlaması ve uygun stratejiler geliştirmesi, bu süreci kolaylaştırabilir.
DEHB, yalnızca bir zorluk değil, aynı zamanda farklı düşünme ve algılama biçimlerini de beraberinde getirebilir. Bu özelliklerin farkına varmak ve bu doğrultuda hareket etmek, DEHB’yi bir engel yerine bir potansiyele dönüştürebilir.
DEHB ve Odaklanma Çelişkisi: İlgi ve Beyin Bağlantısı
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), bireylerin odaklanma kapasiteleri konusunda oldukça kafa karıştırıcı bir tablo sunar. DEHB’li kişiler genellikle dikkatlerini sürdürememe sorunu yaşarlar, ancak ilginç bir şekilde, bazı durumlarda inanılmaz bir dikkat yoğunluğu gösterebilirler. Bu çelişki, “neden burada yapabiliyorken orada yapamıyor?” sorusunu sık sık gündeme getirir.
Dört Kanal Tek Ekranda: DEHB Beyni
DEHB’yi anlamanın bir yolu, bir televizyonu dört farklı kanaldan aynı anda yayın alıyormuş gibi hayal etmektir. Beyin, bu “gürültüden” sinyali ayırt etmekte zorlanır. Ancak bu durum sürekli böyle değildir; bazı görevlerde DEHB’li kişiler olağanüstü bir odaklanma gösterebilir.
Örneğin:
- Hokey Oynayan Bir Öğrenci: Bir hokey kalecisi, maç sırasında hiçbir şeyi kaçırmaz; oyunun hızlı temposunda puck’ın her hareketini takip edebilir. Ancak sınıfta, aynı çocuk neredeyse sürekli dalgın görünür, dersi takip edemez ve odaklanmada büyük zorluklar yaşar.
- Video Oyunları Oynayan Çocuklar: Öğretmenleri, bir çocuğun beş dakikadan fazla dikkatini sürdüremediğini söylerken, ailesi onun saatlerce video oyunlarına kilitlenmiş halde oturduğunu görür. Oyun oynarken o kadar yoğun bir dikkat sergiler ki, başka bir şeyin dikkatini çekmesi imkânsız hale gelir.
Bu tür örnekler, DEHB’nin çelişkili bir doğaya sahip olduğunu ortaya koyar: Kişi ilgisini çeken bir şeyle uğraşırken olağanüstü bir dikkat gösterebilir, ancak ilgisiz bir görevde bu dikkat dağınıklığına dönüşür.
İlgi ve Motivasyon: Dikkatin Anahtarı
DEHB’li bireylerin dikkatini çekmek için iki önemli etken vardır:
- Kendi İlgi Alanları: Görev ya da aktivite, birey için doğal olarak ilginç ve merak uyandırıcı olmalıdır.
- Aciliyet Hissi: Görev yapılmadığı takdirde olumsuz bir sonuçla karşılaşılacağı bilinci, dikkat yoğunluğunu tetikleyebilir.
Bu iki durumun dışındaki görevlerde, DEHB’li bireylerin dikkatlerini toplaması neredeyse imkânsız hale gelir.
Neden Bu Kadar Zor?
Peki, “istekli olduğu zaman yapabiliyorsa, neden diğer zamanlarda yapamıyor?” sorusunun yanıtı nedir? Bu sorun, irade eksikliğinden değil, beynin işleyiş biçiminden kaynaklanır. DEHB, yürütücü işlevlerdeki bir problemden doğar ve dikkat ile motivasyonun sinirsel düzenlemelerini etkiler.
DEHB ve İrade Gücü Yanılgısı
DEHB’li kişiler için odaklanma, yalnızca bir irade meselesi değildir. İlgi çekici veya acil bir görev söz konusu değilse, beyin, dikkat gerektiren işleri önceliklendirmekte zorlanır. Bu, sinirsel bağlantılar ve kimyasallarla ilgili bir meseledir, yani “istek duyunca yapma” kapasitesi her zaman geçerli değildir.
İlgiye Dayalı Odaklanmanın Avantaj ve Dezavantajları
Avantajlar:
- İlgi alanlarına odaklandıklarında, DEHB’li bireyler inanılmaz derecede yaratıcı, analitik ve üretken olabilirler.
- Doğru ortam ve teşviklerle yüksek performans gösterebilirler.
Dezavantajlar:
- İlgi çekmeyen veya motivasyon yaratmayan görevlerde, önemli ölçüde düşük performans sergilerler.
- Bu durum, özellikle akademik ve iş hayatında sorunlara neden olabilir.
DEHB: Bir “Her Şey ya da Hiçbir Şey” Durumu Değil
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), genellikle yanlış anlaşılan bir durumdur. Hamilelik gibi “ya var ya yok” bir durumdan ziyade, depresyon gibi bir spektrum üzerinde değerlendirilebilir. Hepimizin zaman zaman odaklanma, organizasyon veya uyku düzeniyle ilgili sorunları olabilir. Ancak DEHB’li bireylerde bu sorunlar daha sık, daha yoğun ve hayatı etkileyen boyutlarda ortaya çıkar.
DEHB’nin Temel Özellikleri
1. Organizasyon Sorunları:
- Fiziksel Alan: DEHB’li bireyler, eşyalarını düzenlemekte zorlanabilirler. Çantaları, masaları veya yaşam alanları genellikle dağınık olabilir.
- Zaman ve Görev Yönetimi: Birden fazla görevle karşı karşıya kaldıklarında öncelik belirlemek zorlaşabilir. Hangi görevin önce gelmesi gerektiğini çözmek zaman alabilir.
2. Başlamakta ve Bitirmekte Zorluk:
Bir işe başlamak, özellikle ilginç olmayan bir görevse, DEHB’li kişiler için büyük bir mücadele olabilir. Başladıktan sonra, görevi tamamlamak için gereken sürekli çaba da sıkıntılıdır. Kısa süreli, “tek seferlik” görevlerde başarılı olsalar da uzun vadeli projelerde motivasyonlarını korumakta zorlanabilirler.
3. Uyku ve Enerji Yönetimi:
DEHB, uyku düzenini etkileyebilir:
- Gece Geç Saatlere Kadar Uyanık Kalma: Bireyler, yatmadan önce beyinlerini “kapatmakta” güçlük çekerler. Gece geç saatlere kadar ekran başında kalmak veya bir şeylerle uğraşmak yaygındır.
- Sabah Uyanma Zorluğu: Sabahları kalkmakta ve güne başlamakta büyük sıkıntılar yaşanabilir. Bu durum, günlük planları aksatabilir.
- Gün İçinde Dalgalanan Enerji: Gün boyunca hareketliyken sorun yaşamazlar, ancak uzun süre oturmaları gereken görevlerde dikkatlerini ve enerjilerini sürdüremezler.
DEHB ve “Acil Durum Modu”
DEHB’li bireyler, bir göreve başlamadan önce genellikle bir aciliyet hissine ihtiyaç duyarlar. Örneğin:
- Son Dakika Yaklaşımı: Bir ödevi ya da projeyi teslim tarihinden önce başlatmak zor olabilir. Ancak teslim tarihi yaklaştığında, bu “kriz modu” devreye girer ve kişi işi hızla tamamlar.
- “Ya Hep Ya Hiç” Yaklaşımı: Bazı görevler hızlıca tamamlanır, ancak daha uzun vadeli işler genellikle ertelenir ya da aceleyle yapılır.
Bu eğilim, bir üniversite atletinin şu sözleriyle özetlenebilir:
“Zihnim harika bir sprinter, ama berbat bir uzun mesafe koşucusu.”
DEHB’nin Kontrol Dışı Doğası
DEHB, irade gücüyle aşılabilecek bir sorun değildir. Bu, beynin yönetici işlevleri ile ilgili bir problemden kaynaklanır. Yönetici işlevler, görevleri organize etme, dikkat dağıtıcı unsurları engelleme ve bir işi tamamlamak için gereken sürekliliği sağlama gibi becerileri içerir.
DEHB ile Yaşamı Kolaylaştırmak
DEHB’nin etkileri, bireyin günlük yaşamını ciddi şekilde etkileyebilir. Ancak bu durumla başa çıkmak için geliştirilen stratejiler, bireylerin güçlü yönlerini kullanarak daha üretken bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilir. İşte bazı öneriler:
- Görevleri Parçalara Ayırma: Uzun vadeli projeler, küçük, yönetilebilir parçalara bölünebilir.
- Hatırlatıcılar ve Planlayıcılar Kullanma: Dijital ya da fiziksel araçlar, zamanı ve görevleri organize etmeye yardımcı olabilir.
- Uykuyu Düzenleme Teknikleri: Belirli bir uyku rutinine bağlı kalmak, DEHB’nin uyku üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabilir.
DEHB ve Yazma Zorlukları
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan bireyler sıklıkla yazılı ifade konusunda zorluk yaşar. Bu durum genellikle şunları içerir:
- Fikirleri Düzenleme Sorunları: DEHB’li bireyler genellikle birçok fikirle doludur, ancak bu fikirleri anlamlı ve tutarlı bir sırayla yazıya dökmekte zorlanabilirler.
- Yazma Sürecinin Uzaması: Cümle ve paragrafları bir araya getirirken sık sık metni düzenleme, değiştirme veya baştan başlama eğilimi gösterebilirler. Bu da yazma sürecini olması gerekenden çok daha uzun hale getirebilir.
- Organizasyon Eksikliği: Yazılı eserler, net bir giriş, gelişme ve sonuç gibi yapısal bir düzen eksikliği gösterebilir.
Bu zorluklar, DEHB’nin beyin üzerindeki etkilerinden kaynaklanır ve yazılı ifade yeteneğinin doğrudan bir yansıması değil, daha çok yönetici işlev bozukluğu ile ilgilidir.
Duygusal Düzenleme Sorunları
DEHB’nin resmi tanı kriterlerinde yer almamasına rağmen, duygusal düzenleme sorunları DEHB’li bireylerde yaygındır. Bunun birkaç yaygın türü vardır:
1. Aşırı Duygusal Tepkiler
Küçük sorunlar bile, DEHB’li kişilerde orantısız bir şekilde güçlü duygusal tepkilere yol açabilir. Örneğin:
- Bir satış temsilcisi, restoran ortamında birinin yüksek sesle çiğneme sesini dayanılmaz bulabilir ve öfke patlaması yaşayabilir.
- Bu tür tepkiler aniden gelebilir, ancak genellikle hızla kaybolur.
2. Aşırı Hassasiyet
DEHB’li bireyler, sosyal etkileşimlerde aşırı hassasiyet gösterebilir. Örneğin:
- Bir meslektaşın hızlıca selam verip geçmesi gibi basit bir durum, DEHB’li bir kişi tarafından reddedilme veya dışlanma olarak yorumlanabilir.
- Bu düşünceler kişinin zihninde sürekli tekrar ederek üretkenliğini etkileyebilir.
3. Dürtüsel İstekler
Bazı DEHB’li kişiler, bir şeye karşı aniden yoğun bir arzu duyar ve bu arzuların hemen karşılanması gerektiğini hisseder. Örneğin:
- Maddi açıdan mantıksız bir şeyi satın alma isteği duyabilirler.
- Karar alırken uzun vadeli etkileri göz önünde bulundurmakta zorluk yaşayabilirler.
DEHB ve Duygusal Yönetim Üzerine Notlar
Bu duygusal dalgalanmalar, yönetici işlevlerin zayıflığı ile ilişkilidir:
- Duygu Regülasyonu: DEHB’li bireylerin, duygusal tetikleyicilere verdikleri tepkileri kontrol etmesi zordur.
- Aşırı Odaklanma veya Takıntı: Küçük bir olay üzerine aşırı düşünme veya takıntılı bir şekilde aynı konuyu kafaya takma sık görülen bir durumdur.
Bu özellikler, bireylerin iş, okul ve kişisel ilişkilerinde zorluk yaşamalarına neden olabilir. Ancak doğru stratejiler ve destekle, bu tür zorlukların üstesinden gelmek mümkündür.
DEHB ve Duygusal Dalgalanmalar
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan bireylerde, duygusal regülasyon sorunları sıklıkla yoğun ve değişken şekillerde kendini gösterebilir:
- Duyguların Şiddetli ve Aniden Ortaya Çıkması:
DEHB’li bireyler küçük olaylardan bile orantısız duygusal tepkiler verebilir.- Örneğin, bir kamyonun şerit değiştiriyor gibi görünmesi, ciddi bir trafik kazası senaryosunu detaylı bir şekilde zihinde canlandırmaya yol açabilir. Bu düşünceler, bireyin tüm dikkatini ele geçirebilir ve o anda başka bir şey düşünmesini zorlaştırabilir.
- Bu tür duygu yoğunlukları, “bilgisayar virüsü” benzeri bir etkide bulunarak kişinin zihinsel kapasitesini meşgul eder.
- Takıntılı Düşünceler ve Kaygı Döngüleri:
DEHB’li bireyler, “Ya şöyle olursa?” türündeki düşüncelere kapılıp, bu senaryoların zihinsel simülasyonlarını tekrar tekrar yaşayabilirler. Bu düşünceler genellikle tekrarlayıcı ve zorlayıcı bir hal alır. - Hedeflere Yönelik Yoğun Baskı ve Dürtü:
Bazı kişiler, bir hedefe ulaşma konusunda yoğun bir baskı hisseder ve sonuç ne olursa olsun ilerlemek ister. Ancak hedefe ulaşıldığında bile, kısa sürede başka bir şeye odaklanarak tatminsizlik yaşayabilirler.
DEHB ve Çalışan Bellek Sorunları
DEHB’li bireylerin bellek sorunları, genellikle kısa vadeli çalışan bellek ile ilgilidir. Bu bellek türü, anlık olarak bilgiyi tutmayı ve kullanmayı sağlar. İşte sık görülen zorluklar:
- Anlık Unutkanlık:
- Bir odaya gidip oraya neden gittiğini unutmak.
- Bir projeyi tamamlamak için malzeme almaya giderken, başka bir işe dalarak ilk projeyi tamamen unutmak.
- Bilgi Tutmada Güçlük:
- Bir öğretmenin sorusuna cevap vermeye hazırlanırken, başkası konuştuğunda yanıtı unutmak.
- Ders çalışırken bilgiyi kısa süreliğine iyi hatırlayabilmek ancak sınav sırasında o bilgiyi geri getirememek.
- Görsel veya Metinsel Bilgiyi İşleyememe:
- Bir metni okurken, gözler her kelimeyi takip etse bile, anlamın zihinde kalmaması.
- İzleme ve Hatırlamada Eksiklik:
- Bir yere giderken yanına alması gereken birkaç şeyi planlarken, sadece birini alıp çıkmak.
Çalışan Bellek ve DEHB İlişkisi
Çalışan bellek, özellikle birden fazla görevi aynı anda yönetmek gerektiğinde kritik öneme sahiptir. DEHB’li bireyler:
- Bir görevden diğerine kolayca kayabilir, bu da işleri yarım bırakmalarına neden olabilir.
- Bilgiye ihtiyaç duyduklarında ona erişmekte zorlanabilirler, bu da “bellek boşluğu” hissi yaratır.
DEHB ve Davranış Yönetimi
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), yalnızca dikkat eksikliği veya hiperaktiviteden ibaret değildir. Davranış yönetiminde de önemli zorluklar yaratır. Bu zorluklar şunları içerir:
- Hız Kontrolü ve Uygun Tepki:
- Hızlı Başlama veya Düşünmeden Hareket Etme: DEHB’li bireyler, eylemlerinin sonuçlarını değerlendirmeden hemen harekete geçebilir. Örneğin, bir konuşma sırasında sırasını beklemeden konuşmak.
- Yavaşlama Güçlüğü: Gerektiğinde durup düşünmekte zorlanabilirler, bu da yanlış kararlar almayı kolaylaştırır.
- Dikkat ve Odaklanma Sorunları:
- Odaklanma sorunları yalnızca dikkat dağıtıcı unsurlardan etkilenmekle kalmaz; odak değişikliğini sağlamak da bir mücadele olabilir.
- Genetik ve Kalıtımın Rolü:
DEHB genellikle kalıtsal bir durumdur. Araştırmalar, DEHB teşhisi alan dört kişiden birinin anne veya babasında da bu durumun olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, diğer akrabalar (büyük ebeveynler, amca, teyze, kuzen) arasında da bu bozukluk sık görülür, ancak sıklıkla tanı konmaz.
Beyin İşleyişindeki Farklılıklar
DEHB’de zorlukların biyolojik temelleri, beynin işleyişinden kaynaklanır:
- Nöronların Çalışma Mekanizması:
- Beyin, yaklaşık 100 milyar nörondan oluşur. Bu nöronlar, çok ince bağlantılar üzerinden düşük voltajlı elektrik sinyalleriyle haberleşir.
- Nöronlar arasındaki iletişim, kimyasal nörotransmitterler aracılığıyla gerçekleşir. DEHB’de bu kimyasalların salınımı ve yeniden yüklenmesi etkin bir şekilde gerçekleşmeyebilir.
- Kimyasal Süreçlerdeki Sorunlar:
- DEHB’nin ana semptomlarını yöneten iki önemli nörotransmitter dopamin ve norepinefrindir.
- DEHB’li bireylerin beyni, bu kimyasalları normal seviyede üretse bile, etkin salınım veya yeniden emilim süreçlerinde sorun yaşayabilir.
Tedavi ve Yönetim Stratejileri
DEHB’nin tedavisi bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır:
- Medikal Tedavi:
- İlaçlar, beynin kimyasal işleyişini destekleyebilir. Ancak bu ilaçlar tedavi etmez, yalnızca belirtileri kontrol etmeye yardımcı olur. İlaç kullanımı, gözlük takmaya benzer: Sadece kullanıldığı sürece etkili olur.
- Beceri ve Strateji Geliştirme:
- DEHB’li bireylere özel beceri eğitimi, onların sosyal ilişkilerinde, okulda ve işte daha etkili olmalarını sağlayabilir.
- Teknolojik araçlar (örneğin, hatırlatıcı uygulamalar veya planlama yazılımları) bireylerin günlük görevleri organize etmesine yardımcı olabilir.
- Değerlendirme ve Kişiselleştirilmiş Planlama:
- DEHB’li bireylerin güçlü yanları ve zorlandıkları alanlar detaylı bir şekilde değerlendirilmelidir.
- Ebeveynler, eğitimciler ve sağlık uzmanlarından oluşan bir ekip, çocuğun (veya yetişkinin) potansiyelini en üst düzeye çıkaracak bir plan geliştirebilir.
Öne Çıkan Zorluklar
DEHB, bireyin yalnızca okul ve iş performansını değil, sosyal ve aile ilişkilerini de etkiler. Özellikle:
- Ortaokul, lise ve erken yetişkinlik dönemleri, bireyin görev yükü artarken dış destek mekanizmalarının azaldığı kritik dönemlerdir.
- Birey, bu geçiş dönemlerinde sorumlulukları yönetmekte zorlanabilir.
Bu nedenle, DEHB ile başa çıkma stratejileri, bireyin yaşamının her alanında uyarlanabilir olmalıdır. Güçlü yönlere odaklanarak, bireyin hem zorlukları aşması hem de potansiyelini gerçekleştirmesi sağlanabilir.
Kaynakça
- Barkley, R. A. (2015). Attention-Deficit Hyperactivity Disorder: A Handbook for Diagnosis and Treatment (4th Edition). New York: Guilford Press.
- Hallowell, E. M., & Ratey, J. J. (2011). Driven to Distraction: Recognizing and Coping with Attention Deficit Disorder from Childhood Through Adulthood. New York: Anchor Books.
- American Psychiatric Association (2013). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-5). Arlington, VA: American Psychiatric Publishing.
- Brown, T. E. (2013). A New Understanding of ADHD in Children and Adults: Executive Function Impairments. New York: Routledge.
- CHADD (Children and Adults with Attention-Deficit/Hyperactivity Disorder).
- Web sitesi: www.chadd.org
- National Institute of Mental Health (NIMH).
- Web sitesi: www.nimh.nih.gov
- Ramsay, J. R., & Rostain, A. L. (2015). Cognitive Behavioral Therapy for Adult ADHD: An Integrative Psychosocial and Medical Approach (2nd Edition). New York: Routledge.