Narsistik Kişilik Bozukluğu (NKB) terapide çok sık ele alınmasa da, hem terapistler hem de danışanlar açısından oldukça karmaşık duygusal etkileşimler içerir. Özellikle, terapistlerin yaşadığı ve çoğunlukla göz ardı edilen bir süreç olan karşı aktarım, NKB gibi kişilik bozukluklarıyla çalışırken belirginleşir. Karşı aktarımın daha iyi anlaşılması, NKB tedavisinde terapistlerin deneyimledikleri karmaşık duygusal reaksiyonların farkına varmalarını ve bu süreçle daha etkin başa çıkmalarını sağlar.
Aktarım ve Karşı Aktarım Nedir?
Öncelikle, aktarım kavramından bahsetmek gerekir. Aktarım, danışanın geçmişte birine karşı hissettiği veya deneyimlediği duygularını, bilinçdışı bir şekilde terapiste yansıtmasıdır. Örneğin, bir danışanın babasına veya kardeşine yönelik hissettiği öfke veya sevgi gibi duygular, terapist karşısında yeniden ortaya çıkabilir.
Karşı aktarım ise terapistin, danışanın yansıttığı duygulara karşılık olarak hissettikleri veya yaşadıkları tepkilerden oluşur. Bu tepkiler, bazen olumsuz, bazen de karmaşık duygusal ve düşünsel tepkiler içerir. Karşı aktarım, genellikle terapi sürecine zarar verebilecek olumsuz bir etki olarak kabul edilir. Ancak, terapist bu tepkilerini analiz edebilirse, karşı aktarım durumu danışanı anlamada değerli bir araç haline gelebilir.
Narsistik Kişilik Bozukluğu ve Karşı Aktarımın Özel Zorlukları
NKB, çevresindekilerle olumsuz ilişkiler kurabilen ve başkalarında negatif reaksiyonlar uyandırabilen bir bozukluktur. Yakın ilişkilerde, arkadaşlık veya iş çevrelerinde, NKB’ye sahip bireyler başkalarından negatif tepkiler alır ve bu olumsuz etkileşimler, çoğu zaman onları terapiye yönlendirir. Ancak, terapide de benzer negatif duygular tetiklenebilir; bu durumda, terapist, profesyonel sınırlar içinde kalmak için karşı aktarımın farkında olmalıdır.
Araştırma Bulguları: NKB Tedavisinde Karşı Aktarım Tepkileri
2017 yılında Tennyson Lee ve meslektaşları tarafından yapılan bir araştırma, NKB ve karşı aktarım üzerine ilginç sonuçlar ortaya koymaktadır. Bu çalışmaya göre, NKB ile çalışırken terapistler arasında üç ana karşı aktarım türü görülmektedir:
- Aşağılanma, Kızgınlık ve Öfke: Bu tür karşı aktarımda, terapistler kendilerini küçümsenmiş, değersiz hissettikleri için danışanlarına karşı eleştirel, sert veya yargılayıcı davranışlar sergileyebilir. Bu tür tepkiler tedavinin olumsuz etkilenmesine yol açabilir.
- Duygusal Bağlantı Eksikliği: İkinci kategoride, terapistler ilgisiz, sıkılmış veya dikkati dağılmış hissedebilir. Bu da terapistin danışanla duygusal bir bağ kuramamasına yol açarak, terapinin etkisiz kalmasına neden olabilir.
- Kendi Yeterliliğinden Şüphe Duyma: Üçüncü kategoride ise terapistler yetersizlik, kaygı ve güvensizlik hissetmektedir. Bu tür karşı aktarım, sınır yönetiminde zorlanmaya yol açar ve danışanın terapiye olan güvenini zedeleyebilir.
Deneyimin Rolü ve Karşı Aktarım Yönetimi
Araştırma, terapistlerin eğitim geçmişi veya teorik yönelimleri ile karşı aktarım düzeyleri arasında belirgin bir fark olmadığını göstermektedir. Ancak, deneyim süresi önemli bir faktör olarak öne çıkar. Deneyim arttıkça, terapistlerin karşı aktarım duygularını daha iyi yönetebildiği görülmektedir.
Narsistik Kişilik Bozukluğunda Karşı Aktarım Bilinci
NKB tedavisinde karşı aktarım, terapi sürecinin en önemli unsurlarından biridir. Terapistlerin bu tür karmaşık duygusal tepkilerin farkında olması, hem kendilerini korumaları hem de danışanlarına sağlıklı bir destek sunmaları için gereklidir. Deneyim, terapistlerin karşı aktarımı daha etkin bir şekilde yönetmelerini sağlarken, bu bilincin eksik olduğu durumlarda tedavi süreci olumsuz etkilenebilir.
Sonuç olarak, NKB ve karşı aktarım üzerine farkındalık, terapistler için güçlü bir içsel araç sunar. Terapistler, kendi duygusal tepkilerini analiz edip yönetme becerisi kazandıkça, NKB gibi zorlu kişilik bozukluklarıyla daha sağlıklı bir terapötik ilişki kurabilirler. Bu farkındalık, hem danışanın iyileşme sürecine katkı sağlar hem de terapistin mesleki gelişimini destekler.