Son yıllarda sosyal medya platformlarının, özellikle Facebook ve Instagram’ın, kullanıcılarına sunduğu içerikler üzerine yapılan araştırmalar, bu platformların derin bir etki gücüne sahip olduğunu ortaya koyuyor. The Guardian’ın yaptığı bir deney, bu durumun ne kadar karmaşık ve tehlikeli olabileceğini gösteriyor. Araştırma, sıfır etkileşimle oluşturulan hesapların, birkaç ay içinde cinsiyetçi ve kadın düşmanı içeriklerle dolup taştığını ortaya çıkardı. Bu durum, algoritmaların kullanıcı tercihleri olmaksızın bile, toplumsal cinsiyet rolleri ve kadın bedenine dair zararlı mesajlar sunduğunu kanıtlıyor.
Facebook ve Instagram’ın algoritmaları, kullanıcının etkileşimlerine göre şekilleniyor olsa da, The Guardian’ın deneyinde, genç erkekler için oluşturulan bu hesapların herhangi bir yönlendirme yapılmadan bile hızla cinsiyetçi ve kadın düşmanı içeriklerle dolması dikkat çekici. Monash Üniversitesi’nden Dr. Stephanie Wescott, bu tür içeriklerin genç erkekler üzerinde özellikle yıkıcı etkiler bıraktığını belirtiyor. Wescott, algoritmaların genç erkeklerin ilgi alanlarına göre içerik sunduğunu ve bu içeriklerin cinsiyetçi ve toksik maskülenite ile şekillendiğini ifade ediyor. Ayrıca, toplumda bu tür içeriklere olan ilgiyi azaltmak için daha kapsamlı eğitim ve farkındalık çalışmaları yapılması gerektiğini vurguluyor.
Araştırma ayrıca, platformların bu içerikleri bilinçli olarak yaydığına dair endişeleri artırıyor. Özellikle, Instagram’ın keşfet sayfasında sürekli olarak açık saçık kadın görselleri sunması, kadın bedeninin bir nesne olarak sunulmasına dair önemli eleştirileri de beraberinde getiriyor. Facebook’ta ise cinsiyetçi şakalar ve “dudebro” tarzı içeriklerin yaygınlaşması, bu platformların toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirdiğini gösteriyor.
Algoritmalar mı, Toplumun İstekleri mi?
Bu tür içeriklerin yaygınlaşmasını yalnızca algoritmalara bağlamak doğru bir yaklaşım olmayabilir. Aslında, bu tür içeriklerin bu kadar yaygın olmasının ardında yatan temel sebep, toplumun genel olarak bu tür uyaranlara karşı ilgi göstermesidir. İnsanlar, özellikle cinsellik içeren görsellere daha fazla ilgi gösteriyor. Çıplak kadın görselleri veya kadın bedeninin belirgin şekilde sergilendiği içerikler, evrimsel ve biyolojik açıdan insanlara çekici geliyor. İnsanların bu tür içeriklere yönelmesi, algoritmaların da bu talepleri karşılamak için bu tür içerikleri daha fazla sunmasına neden oluyor.
Bu noktada, The Guardian’ın sunduğu veriler, yalnızca algoritmaların değil, insanların izleme alışkanlıklarının da incelenmesi gerektiğini gösteriyor. Toplumda bu tür içeriklere olan ilgi, sosyal medya platformlarının sadece bir yansıması. Algoritmalar, insanların ne izlediğini, neyle ilgilendiğini dikkatle takip ediyor ve bu doğrultuda içerik sunuyor. Yani platformlarda cinsellik ve cinsiyetçi içeriklerin bu kadar yaygın olmasında toplumun genel ilgi ve taleplerinin de büyük bir payı var.
İnsanların İçerik Tüketme Alışkanlıkları ve Sosyal Medya
Algoritmalar ne kadar güçlü olursa olsun, temelde insanların izleme eğilimleri bu içeriklerin yaygınlaşmasına neden oluyor. Çıplaklık, cinsellik ve bedenin ön plana çıkarıldığı görseller her zaman ilgi çekici bulunmuş ve sosyal medya bu eğilimi sadece daha görünür hale getirmiştir. İnsanlar bu tür içeriklerle daha fazla etkileşime girdikçe, platformlar da bu talepleri karşılamaya devam ediyor. Bu döngü, algoritmaların işleyişini besliyor ve sonuç olarak sosyal medya platformları bu tür içeriklerle dolup taşıyor.
Dolayısıyla, bu durum yalnızca platformların sorumluluğunda değil, aynı zamanda bireylerin ve toplumun da kendi içerik tüketme alışkanlıklarını sorgulaması gerekiyor. Eğer toplum bu tür içeriklere olan ilgisini azaltmazsa, sosyal medya platformlarının sunduğu içerikler de değişmeyecektir. Algoritmalar, insan davranışlarını yansıtan birer ayna gibidir; neye ilgi gösterirsek, karşımıza o çıkacaktır.
Sonuç
The Guardian’ın araştırması ve sosyal medya algoritmalarının işleyişi, cinsiyetçi ve cinsel içeriklerin yayılmasının sadece teknolojik bir sorun olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir yansıma olduğunu gösteriyor. İnsanların bu tür içeriklere olan ilgisi, algoritmaların bu içerikleri daha fazla sunmasına neden oluyor. Toplumun genel eğilimleri değişmedikçe, sosyal medya platformları bu tür içerikleri yaymaya devam edecektir. Bu yüzden sadece algoritmaları değil, aynı zamanda insanların içerik tüketme alışkanlıklarını da değiştirmek gereklidir.